Tuluhan Tekelioğlu’nu ilk kez Işık Üniversitesi’nde 2007 yılında yapılan mezuniyetimde sunucu olarak tanımıştım. Şile Kampüsü’nün bu ilk mezuniyet töreninde sunucu seçiminde neden onu tercih ettiklerini şimdi daha iyi anlıyorum.

Yaptığı ilk belgeseli olan Persona Non Grata’yı izlediğimde hissettiklerimi aynen 2. belgeselinde de hissettim. İlk belgeselde Can Dündar’ı izlerken hissettiğim öfkeyi, 2. belgeselde bu kez Levent Üzümcü ile hissetmek; gözlerindeki ifadeyi sessizliğe rağmen okuyabilmek çok acı. Şebnem Sönmez’in Gezi Parkı’ndaki çocukları anlatırkenki hislerinin gerçekliği karşısında insanın söyleyecek sözü zaten olamıyor.

Acı olan tarafı, bu belgeseli gösterecek kanal olmaması; ilk gösteriminin Beylikdüzü Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılabilmesi, internet’te yayına girdiği 20 Haziran 2016’dan beri yalnızca ~3600 kez izlenmiş olması.

Gezi Parkı’nın bir kaç ağaç meselesi olduğu kadar, yaşam standardını devam ettirebilmek isteyen, bu ülkenin daha güzel günler görmesini isteyen sessiz kalabalıkların çığlığı olduğunu, bir de eylemlere katılan, destek veren sanatçıların bakış açısından dinleyin.